DSpace Repository

Browsing by Author "Jeofizik öğrenimim sırasında yeraltında bulunan yapıların hep küre şeklinde basit geometrik şekilli cisimler ve faylardan oluştuğunu zannederdim. Çünkü derslerdeki hemen hemen tüm uygulamalar ve sınavlardaki sorular bu iki tür yapının üzerinde yoğunlaşmaktaydı. Ayrıca, mesleğe ilk başladığımda, Bouguer anomalisinin elde edilmesinde uygulanan düzeltmelere ne gerek var diye düşünüp dururdum. Akademik ortama girdiğimde kafamdaki karışıklıklar ve sorular daha da arttı. Not ve sınav korkusu olmadan izlediğim derslerde ilk öğrendiğim şey, tüm jeofizik ölçülerinin herkes tarafından kolayca anlaşılabilecek şekilde bir çizgiye indirgenmesinin zorunlu olduğu idi. Gravite prospeksiyonu yapan meslektaşlarımın elektronik hesap makinalarının henüz olmadığı çağlarda(l) mekanik hesaplayıcılarla, özellikle engebe düzeltmesini elde edebilmek için verdikleri uğraşları gördükçe, Newton'un evrensel çekim yasası benimle gravite yöntemi arasında ğeçerli olamıyordu(!) Graviteden çok uzaklarda, yoğunluklu olarak sismoloji çalışırken, ileride birgün jeofiziğin gravite ve magnetik yöntemleriyle bu kadar yakın olacağımı hiç düşünmemiştim, Yurdun uzak bir köşesinde mesleğimizi sürdürmemiz gerektiğinde, kendimi sismolojiden önce gravite ve mağnetik yöntemlerin içinde buldum Yıllarca "Gravite ve Mağnetik Prospeksiyon Yöntemleri'ni okutmak zorunda kaldım. Magnetik yöntemle öğrenciliğim sırasında çok daha sempatik bir ortamda tanıştım. Stajyer olarak Kazdağı'nda (Edremit) demir etüdü yaparken, Askania'nın burulma terazisini kullanmak çok hoşuma gitmişti Arazide aldığımız ölçüleri harita üzerine döküp, izogamları da çizdik mi, işimiz bitmişti(1) Kendi kendime "Jeofizikçi olmak için dört yıl okumaya ne gerek var? Lise mezunu bir kimse 3-5 aylık bir kurs sonrası A'dan Z'ye bir mağnetik etüdü yapabilir" diye söylenip durdum Ancak daha sonra mıknatıslanma vektörü kavramını öğrenince mağnetik etüdü sonuçlandırabilmek için alfabedeki harflerin yetmediğini görüp, keşke Z’den sonra da harfler olsaydı diyorum. Doğal alanlarda yeriçi yapısının incelenmesi jeofiziğin en eski yöntemlerini oluşturmaktadır, Yerin çekim alanı ile mağnetik alanının bu amaçla kullanılmasının kuramsal temelleri Newton ve William Ğilbertin bulğularına dayanmaktadır Yirminci yüzyılın başından itibaren yaygın bir şekilde uyğulanan gravite ve mağnetik yöntemlerden elde edilen sonuçların duyarlığı ve verimi diğer yöntemlerin ğelişmesinde de önemli bir etken olmuştur. Jeofizik öğrenimine başlayan "Jeofizik Mühendisi' adaylarına gravite ve mağnetik yöntemlerle jeofiziğin tanımını yapmak gelenek haline gelmiştir Jeofiziğin çok zor bir meslek olduğu sik sik söylenir. Yıllar sonra bunun hiç te böyle olmadığını anladım Biraz matematik, biraz fizik, biraz sinyal kuramı biraz programcılık, biraz da jeolojiden oluşmuş bir temel üzerinde Jeofizik o kadar kolay ki… Mesleğin bu ip uçlarını yıllar süren ders, görüşme ve tartışmalar sonucunda değerli hocam Sayın Prof.Dr Kazım ERĞIN den kapabildim. Jeofiziği bize tanıttı ve sevdirdi. Yıllar suren uğraşlarımı yazıya dökmek kolay olmadı. Çalışma arkadaşlarım her zaman beni desteklediler. Son yıllarda sik sik değişen ve gelişen bilgisayar yazım-çizim programlarını izlemek ve uygulamak onlarsız olamazdı Erkan EMIR, yazım ve kontrol aşamasında gravite ve mağnetik yöntemleri en az benim kadar kavradı, Keşke Jeofizikçi olarak kalabilseydi Destek ve önerileriyle sürekti teşvik eden meslektaşlarıma, kitabın yayınlanmasında destek veren "Kocaeli Üniversitesi Mezunlar Derneği'ne ve baskı işlemlerini titizlikle gerçekleştiren Nezih KIR a teşekkür ederim. Jeofizik mühendisi adaylarına yararlı olması dileğiyle."

Browsing by Author "Jeofizik öğrenimim sırasında yeraltında bulunan yapıların hep küre şeklinde basit geometrik şekilli cisimler ve faylardan oluştuğunu zannederdim. Çünkü derslerdeki hemen hemen tüm uygulamalar ve sınavlardaki sorular bu iki tür yapının üzerinde yoğunlaşmaktaydı. Ayrıca, mesleğe ilk başladığımda, Bouguer anomalisinin elde edilmesinde uygulanan düzeltmelere ne gerek var diye düşünüp dururdum. Akademik ortama girdiğimde kafamdaki karışıklıklar ve sorular daha da arttı. Not ve sınav korkusu olmadan izlediğim derslerde ilk öğrendiğim şey, tüm jeofizik ölçülerinin herkes tarafından kolayca anlaşılabilecek şekilde bir çizgiye indirgenmesinin zorunlu olduğu idi. Gravite prospeksiyonu yapan meslektaşlarımın elektronik hesap makinalarının henüz olmadığı çağlarda(l) mekanik hesaplayıcılarla, özellikle engebe düzeltmesini elde edebilmek için verdikleri uğraşları gördükçe, Newton'un evrensel çekim yasası benimle gravite yöntemi arasında ğeçerli olamıyordu(!) Graviteden çok uzaklarda, yoğunluklu olarak sismoloji çalışırken, ileride birgün jeofiziğin gravite ve magnetik yöntemleriyle bu kadar yakın olacağımı hiç düşünmemiştim, Yurdun uzak bir köşesinde mesleğimizi sürdürmemiz gerektiğinde, kendimi sismolojiden önce gravite ve mağnetik yöntemlerin içinde buldum Yıllarca "Gravite ve Mağnetik Prospeksiyon Yöntemleri'ni okutmak zorunda kaldım. Magnetik yöntemle öğrenciliğim sırasında çok daha sempatik bir ortamda tanıştım. Stajyer olarak Kazdağı'nda (Edremit) demir etüdü yaparken, Askania'nın burulma terazisini kullanmak çok hoşuma gitmişti Arazide aldığımız ölçüleri harita üzerine döküp, izogamları da çizdik mi, işimiz bitmişti(1) Kendi kendime "Jeofizikçi olmak için dört yıl okumaya ne gerek var? Lise mezunu bir kimse 3-5 aylık bir kurs sonrası A'dan Z'ye bir mağnetik etüdü yapabilir" diye söylenip durdum Ancak daha sonra mıknatıslanma vektörü kavramını öğrenince mağnetik etüdü sonuçlandırabilmek için alfabedeki harflerin yetmediğini görüp, keşke Z’den sonra da harfler olsaydı diyorum. Doğal alanlarda yeriçi yapısının incelenmesi jeofiziğin en eski yöntemlerini oluşturmaktadır, Yerin çekim alanı ile mağnetik alanının bu amaçla kullanılmasının kuramsal temelleri Newton ve William Ğilbertin bulğularına dayanmaktadır Yirminci yüzyılın başından itibaren yaygın bir şekilde uyğulanan gravite ve mağnetik yöntemlerden elde edilen sonuçların duyarlığı ve verimi diğer yöntemlerin ğelişmesinde de önemli bir etken olmuştur. Jeofizik öğrenimine başlayan "Jeofizik Mühendisi' adaylarına gravite ve mağnetik yöntemlerle jeofiziğin tanımını yapmak gelenek haline gelmiştir Jeofiziğin çok zor bir meslek olduğu sik sik söylenir. Yıllar sonra bunun hiç te böyle olmadığını anladım Biraz matematik, biraz fizik, biraz sinyal kuramı biraz programcılık, biraz da jeolojiden oluşmuş bir temel üzerinde Jeofizik o kadar kolay ki… Mesleğin bu ip uçlarını yıllar süren ders, görüşme ve tartışmalar sonucunda değerli hocam Sayın Prof.Dr Kazım ERĞIN den kapabildim. Jeofiziği bize tanıttı ve sevdirdi. Yıllar suren uğraşlarımı yazıya dökmek kolay olmadı. Çalışma arkadaşlarım her zaman beni desteklediler. Son yıllarda sik sik değişen ve gelişen bilgisayar yazım-çizim programlarını izlemek ve uygulamak onlarsız olamazdı Erkan EMIR, yazım ve kontrol aşamasında gravite ve mağnetik yöntemleri en az benim kadar kavradı, Keşke Jeofizikçi olarak kalabilseydi Destek ve önerileriyle sürekti teşvik eden meslektaşlarıma, kitabın yayınlanmasında destek veren "Kocaeli Üniversitesi Mezunlar Derneği'ne ve baskı işlemlerini titizlikle gerçekleştiren Nezih KIR a teşekkür ederim. Jeofizik mühendisi adaylarına yararlı olması dileğiyle."

Sort by: Order: Results: