Dişsiz çenelerde zamanla alveolar kret resorpsiyonu oluşmakta ve buna bağlı olarak
kret üzerindeki hareketsiz mukoza yüzeyi azalmaktadır. Bu durum hareketli protezlerdeki
tutuculuk ve stabilte açısından çok önemli olan protez kenarlarının, mukoza ve kas
bağlantılarına yaklaşmasına sebep olmaktadır. Protetik sebeplerden dolayı gereklilik arz
eden vestibül derinleştirme işlemi için birçok teknik tanımlanmakla birlikte, sekonder
epitelizasyon vestibüloplasti tekniği en sık kullanılan yöntemlerden birisidir.
Bu çalışmanın amacı diod lazer ve konvansiyonel bıçak cerrahisi ile yapılan
vestibüloplasti yöntemlerini kazanılan vestibül derinlik oranları ve hastaların,
postoperatif konfor ve yaşam kaliteleri açısından karşılaştırmaktır. Ayrıca konvansiyonel
vestibüloplasti yöntemi sonrası uygulanmış olan plateletten zengin fibrin'in, postoperatif
dönemde konfor ve yaşam kalitesi bağlamında ilave faydalar ortaya koyup koymadığı
değerlendirilerek, her üç yöntemin iyileşme üzerine etkileri ve relaps oranları
kaydedilerek karşılaştırılmasıdır.
Çalışmaya, vestibül derinleştirmesi endikasyonu konan, 38’i kadın, 22’si erkek
olmak üzere toplam 60 birey (yaş ortalaması: 60,1+7,9) dahil edildi. Tüm hastaların,
çalışma için bilgilendirilmiş onam formunu imzalamalarının ardından Clark tekniği
kullanılarak vestibüloplasti operasyonu yapıldı. Grup 1'e yumuşak doku diyod lazer
(dalga boyu 810 nm), Grup 2'ye konvansiyonel cerrahi, Grup 3'e konvansiyonel cerrahi
ve trombositten (plateletten) zengin fibrin (PRF) membran uygulandı. Hastalar klinik
olarak operasyon sonrası ikinci gün, birinci hafta, birinci ay ve altıncı ayda kontrole
çağrıldı. Postoperatif ağrı, ödem, diskonfor, vestibüler derinlik ve diğer bazı
parametreler üzerine etkilerin değerlendirildiği ölçümler kayıt edildi.
Kontroller sonucunda, elde edilen vestibül derinlik miktarının zaman içinde üç
grupta da azaldığı ve relaps meydana geldiği görüldü. En fazla vestibül derinlik kaybı
1. ÖZET
2
lazer grubunda görüldü. En az kayıp birinci ay ve altıncı ayda bıçak grubunda görüldü.
Maksimum ağız açıklığı etkilenmesi açısından en başarılı olan grup, bıçak grubu bulundu.
Ödemin değerlendirilmesi için yapılan ölçümler sonucunda, bıçak+prf grubunda en az
ödem oluştuğu görüldü. Ağrı ve postoperatif morbiditenin değerlendirilmesi sonucunda
ise gruplar arasında istatiksel olarak anlamlı sonuçlar bulunamadı. Daha ayrıntılı
çalışmalarla daha anlamlı farklılıkların elde edileceği düşünülmektedir.
When alveolar ridge resorption occurs in the edentulous jaws in time, the surface
of the attached mucosa on the ridge decreases. In this situation, the connection of the
mucosa and muscles near the seat of the complete denture plays an important role in the
retention and stability of prothesis. To deepen the buccal sulcus in the upper or lower
jaws for prosthetic reasons, several methods are described, one of the most common
method is vestibuloplasty with secondary epithelialization.
The aim of this study is to compare vestibuloplasty methods with diode laser or
conventional scalpel surgery in terms of acquired vestibule depth rates and patients'
postoperative comfort and quality of life. In addition to this, platelet rich fibrin
application after conventional vestibuloplasty is evaluated whether it reveals additional
benefits to comfort and quality of life in post operative period, the efficacy and relapse
rates of all three methods are recorded and compared.
A total of 60 systemically healthy patients (22 males and 38 females), with a mean
age of 60,1±7,9 years were included in the study. All patients signed the informed consent
form for the study. Patients underwent vestibuloplasty surgery using the Clark technique.
Group 1 was treated with soft tissue diode laser (wavelength 810 nm), Group 2 received
conventional surgery and Group 3 was operated with conventional surgery and platelet
rich fibrin (PRF) membrane.
Patients were controlled at the 2nd, 7th, 30th, 90th and 180th days. Measurements
recorded to evaluate the effects of postoperative pain, edema, discomfort, depth of
vestibule and some other parameters.
The amount of obtained vestibule depth decreased in the three groups over time.
The maximum vestibule depth loss was seen in the laser group. At first and sixth months,
2. SUMMARY
4
the least loss was seen in scalpel group. The most successful group, in terms of the effect
of maximum mouth opening was the scalpel group. As a result of measurements done for
edema evaluation, it was found that edema was least in scalpel+prf group. As a result of
evaluation of pain and postoperative morbidity, no statistically significant results were
found between the groups. It is thought that more significant differences would be
obtained with more detailed studies.