Ortodontik tedavi görmekte olan hastaların pekiştirme fazına dair bilgi ve beklentileri

Abstract

Bu kesitsel çalışmanın amacı, ortodontik tedavi görmekte olan hastaların pekiştirme fazına dair bilgi ve beklentilerini değerlendirmek ve bunların yaş, cinsiyet, tedavi süresi ve tedavi içeriği ile olan ilişkisini incelemektir. Çalışmaya Kocaeli Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinde Ortodonti Kliniği’nde tedavi görmekte olan 218 hasta (yaş ortalaması 19, %43,1 erkek, tedavi süresi ortalaması 3,3 yıl) katılmıştır. Hastalardan 28 soruluk online bir anketi doldurmaları istenmiştir. Tüm değişkenler için tanımlayıcı istatistikler hesaplanmıştır. Gruplara göre kategorik değişkenlerin karşılaştırılmasında, Ki-Kare testi ve Fisher’s Exact testi kullanılmıştır. İkili gruplara göre nicel verilerin karşılaştırılmasında normal dağılan veriler için tek yönlü varyans analizi (ANOVA), normal dağılmayan veriler için Kruskal Wallis testi kullanılmıştır. Katılımcıların neredeyse tamamı (%94,7) ortodontik tedavi görüyor olmaktan memnundur, stabiliteyi çok önemli veya önemli (%99,1) bulmaktadır ve pekiştirme fazında kendinde sorumluluk görmektedir (95,9). Katılımcıların çoğu (%86,2), pekiştirme yapılmazsa tedavinin nüks edeceği düşüncesindedir, çoğu (%73,4) pekiştirme prosedürlerinden haberdardır ve yarısı (%50,9) her hastanın pekiştirmeye ihtiyacı olduğu düşüncesindedir. Katılımcılar pekiştirme süresine dair farklı görüşlere sahiptir. Fikir belirtenlerin çoğu (%64,6) sabit pekiştirme apareylerinin üç yıla kadar, hareketli pekiştirme apareylerinin bir yıla kadar (%72,6) kullanılması beklentisindedir. Sabit pekiştirme apareyi daha çok (%55,5) tercih edilmiştir. Yarıya yakın katılımcı (%45,4) ideal bitimin stabiliteyi garanti altına alacağı düşüncesindedir ve dişlerde meydana gelecek bir değişikliği başarısızlık olarak görmektedir (%45). Katılımcıların çoğu (%68,3), üçüncü molarların nükse neden olabileceği düşüncesindedir. Çoğunluk (%81,2) kontrol randevularından ödeme alınmaması gerektiği fikrindedir ve kontrollerin 3-6 aylık aralıklarla (%88,1) üç yıla kadar sürmesi (%83,5) beklentisindedir. Pekiştirmeye dair bilgi ve beklentilerin yaş, cinsiyet, tedavi süresi ve içeriğinden etkilendiği görülmüştür.

The purpose of this cross sectional study is to explore the knowledge and expectations of patients under orthodontic treatment about post-orthodontic retention and to investigate the influence of age, gender, treatment time and treatment type. 218 patients who were being treated at the orthodontic clinic at Kocaeli University Dentistry Faculty were included (mean age 19 years, %43,1 male, mean treatment time 3,3 years). The patients were asked to fill out an online questionnaire with 28 questions. Descriptive statistics were calculated for all variables. Chi-square test and Fisher’s Exact test were used to compare categorical variables by group. One-way analysis of variance (ANOVA) for normally distributed data and Kruskal Wallis test for non-normally distributed data were used to compare quantitative data according to binary groups. Almost all of the participants (94.7%) are satisfied for being treated orthodontically, consider stability extremely important or important (99.1%) and take responsibility for the retention phase (95.9). Most of the participants (86.2%) think relapse will occur unless retention is performed, most of the participants (73.4%) are aware of the retention procedures, and half of the participants (50.9%) think retention is necessary for every case. The participants have different views on the duration of retention. Most of those who answered (%64,6), expect to have fixed retainers for up to three years, and removable retainers for up to one year (%72.6). Fixed lingual retainers are preferred to removable ones. Nearly half (45.4%) of the participants believe perfect results can guarantee stability and (45%) consider post-treatment change as failure. Most of the participants (68.3%) think that third molar teeth can cause relapse. The majority (81.2%) find it inappropriate to charge for recall visits. Recall visits are expected to last up to three years (83.5%) at 3- 6 month intervals (88.1%). Participants’ age, gender, treatment time and treatment type significantly influenced answers given to the questions regarding retention.