Erskine'nin İlişkisel İhtiyaçlar Modeli, biyopsikososyal bağlamda insan yapısına ve ihtiyaçlarına dair bir yaklaşım ortaya koymaktadır. Bu yaklaşım, Gelişim Temelli ve İlişki Odaklı İntegratif Psikoterapi'ninde merkezinde yer alan konulardan biridir. Travma ve etkileri üzerine yapılan bilimsel çalışmaların doğurguları ise; ilişkisel ihtiyaçlar ile bağlantılı olan güvende hissetmek, sosyal destek gibi konularda ilgili modelle kesişim noktaları olduğunu göstermektedir. Bu araştırmayla, ilişkisel ihtiyaçlar bağlamı üzerinden travmatik olayların kişi ve topluluklar üzerindeki etkilerinin incelenmesi planlanmıştır. Bu çerçevede, araştırmada, Erskine'nin modeline dayalı olarak geliştirilen İlişkisel İhtiyaçlar Doyum Ölçeği'nin geçerlik ve güvenirlik çalışması yapılarak ölçeğin Türkçe'ye kazandırılması ve ilişkisel ihtiyaçlar ile travmatik stres belirtileri arasındaki ilişkilerin incelenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Araştırma iki aşamalı bir çalışma olarak planlanmıştır. İlk aşamada, modele dayalı olarak geliştirilen İlişkisel İhtiyaçlar Doyum Ölçeği (İİDÖ)'nin Türkçe'ye uyarlaması gerçekleştirilmiştir. İkinci aşamada, İİDÖ ile travmatik stres belirtilerinin ilişkisi incelenmiştir. Araştırma Kocaeli Üniversitesi'ne bağlı altı fakültede yürütülmüştür. Bulgular: Araştırmanın ilk aşamasında 561 kişiden elde edilen veriler ile İİDÖ'nin geçerlik ve güvenirlik analizi yapılmıştır. Bu kapsamda, doğrulayıcı faktör analizleri (DFA) ile İİDÖ'nin 20 maddeli ve beş boyutlu orijinal formundaki yapısı değerlendirilmiştir. Ölçeğin beş faktörlü modeli için uyum indeksleri (χ2/df= 2,03, RMSEA= 0,048, CFI=0,928, TLI= 0,914, IFI=0,921, AIC=464,211) ile hiyerarşik model için uyum indekslerinin (düzeltilmiş) (χ2/df= 2,05, RMSEA= 0,048, CFI= 0,924, TLI=0,912, IFI=0,925, AIC=468,610) yeterli ve kabul edilebilir düzeyde oldukları belirlenmiştir. Ölçeğin Cronbach Alfa güvenirlik katsayısı ise 0,83 olarak belirlenmiş, yüksek derecede iç tutarlılığa sahip olduğu tespit edilmiştir. Ölçeğin beş faktörlü yapısı ve hiyerarşik model DFA ile doğrulanmış, 20 maddeli özgün yapısı Türkçe'de de korunmuştur. Ölçüt geçerliliği için kullanılan ölçekler ile de istatistiksel açıdan anlamlı birer ilişkisi olduğu saptanmıştır. Araştırmanın ikinci aşamasında ise ilişkisel ihtiyaçlar ile travmatik stres belirtileri arasındaki ilişkiler incelenmiştir. 488 katılımcıya ait veriler ile yürütülen bu çalışma sonucunda; kadınların ilişkisel ihtiyaçlarının doyumunun erkeklerden, yüksek gelir grubundakilerin ilişkisel ihtiyaç doyumlarının da düşük gelir gruplarından daha yüksek olduğu görülmüştür. Travmatik stres belirtilerine dair ise bu değişkenlerle ilgili istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık belirlenmemiştir. Ayrıca, katılımcıların hem ilişkisel ihtiyaçlarının doyumunun, hem de travmatik stres belirtilerinin, birlikte yaşadıkları kişilere bağlı olarak farklılaşmadığı tespit edilmiştir. İlişkisel ihtiyaçlar ile travmatik stres belirtileri arasındaki ilişkinin ise negatif yönlü bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Travmatik stresin yoğunluğu arttıkça, ilişkisel ihtiyaçların doyumu azalmaktadır ya da ilişkisel ihtiyaçların doyumu yükseldikçe travmatik stresin yoğunluğu azalmaktadır. Sonuç: Bu araştırma ile Erskine'in ilişkisel ihtiyaçlar modeline dayalı olarak ölçüm yapan bir ölçme aracı Türkçe'ye kazandırılmış ve ilişkisel ihtiyaçlar ile travmatik stres belirtilerinin birbirleri ile ilişkili olduğu belirlenmiştir. Elde edilen ölçek, kişilerin ve grupların ilişkisel ihtiyaçları ve ilişkisel ihtiyaç doyum düzeylerinin belirlenmesi için bir araç sunmaktadır. Ölçek, ruh sağlığı alanında klinik gruplardan, klinik olmayan gruplara kadar geniş bir zeminde, hizmet öncesi ve sonrasında bir değerlendirme ölçütü olarak kullanılabilecektir. Erskine'nin ilişkisel ihtiyaçlar modeli de travma alanında bireylerle ve gruplarla yapılacak çalışmalarda yararlanılabilecek bir yaklaşım sağlamaktadır. Model, önleyici, destekleyici ve tedavi edici aşamaların tümünde kullanılabilecek bir çerçeve ve araç sunmaktadır. Anahtar Sözcükler: İlişkisel İhtiyaçlar Doyum Ölçeği, travmatik stres belirtileri, integratif psikoterapi.
Objective: Erskine’s Relational Needs Model pictures human constitution and human needs from a biopsychosocial perspective. This approach is among the core topics central to Developmentally-Based and Relationally-Focused Integrative Psychotherapy. Results of scientific research on trauma and its impacts reveal that Erskine’s model has significant implications with respect to topics that have a link to relational needs such as “feeling safe” and “social support”. The present study aimed to examine the impact of traumatic events on individuals and communities through the context that relational needs create. In this respect, reliability and validity of Relational Needs Satisfaction Scale (RNSS), which is based on Erskine’s model, were tested on a Turkish sample in an effort to adapt the instrument into Turkish. A second aim of the study was to examine the link between satisfaction of relational needs and presentation of traumatic stress symptoms using the Turkish version of RNSS.
Method: The study was planned to have two phases. In the first phase, RNSS was adapted to Turkish. In the second phase, the relationship between traumatic stress symptoms and satisfaction of relational needs were examined. The study was conducted in six faculties within Kocaeli University.
Results: In the first phase of the study, reliability and validity analyses of RNSS were conducted on data collected from a sample of 561 participants. The 20-item and 5-dimension model of the original RNSS was tested in the present sample via confirmatory factor analyses (CFA). Fit indices for both the 5-dimension model (χ2/df= 2.03, RMSEA= 0.048, CFI=0.928, TLI= 0.914, IFI=0.921, AIC=464.211) and the hierarchical model (corrected) (χ2/df= 2.05, RMSEA= 0.048, CFI= 0.924, TLI=0.912, IFI=0.925, AIC=468.610) revealed sufficient and acceptable results. Cronbach Alfa value was found to be 0.83, which implied a high level of internal consistency reliability. Five-dimensional structure of the scale and the hierarchical model were confirmed via CFAs, with Turkish version containing 20 items just like the original scale. The adapted scale was found to have a statistically significant relationship with the scales used to test criterion validity.
In the second phase of the study, the relationship between satisfaction of relational needs and presentation of traumatic stress symptoms was examined. This part of the study relied on data coming frm 488 participants. Results revealed that relational needs were better satisfied in females as opposed to males. People in better economic conditions were better off in terms of satisfaction of relational needs when compared to those in lower income
vii
segments. Yet when traumatic stress symptoms were considered, there were no statistically significant differences between genders or income levels. Moreover, it was found that neither satisfaction of relational needs or presentation of traumatic stress symptoms were related to the people participants lived with. Results also revealed that satisfaction of relational needs and presentation of traumatic stress symptoms were negatively correlated. Either relational needs tend to be less satisfied as traumatic stress intensifies or traumatic stress tends to sag as relational needs are more satisfied.
Conclusion: The present study conducted the Turkish adaption of a measurement instrument which assesses relational needs based on Erskine’s model, and verified that satisfaction of relational needs and presentation of traumatic stress symptoms were related to one another. The adapted scale offers relevant practitioners a tool that they can use to assess relational needs and the satisfaction level of relational needs in both individuals and groups. It can be utilized in both clinical and non-clinical settings as an evaluation tool that can be handy in both pre- and post-service levels. Erskine’s relational needs model proves to be a functional approach when working with individuals and/or groups exposed to trauma. The model presents a frame and methodology that can be utilized in preventive, supportive and therapeutic intervention settings.