Üçüncü bin yılın en önemli dinamiklerinden biri, toplumlar arası dayanışma ve barışın sağlanmasına yönelik organik çalışmalar olacaktır. Bu çalışmaları destekleyen, hatta zorlayan da küreselleşme ile
yoğunlaşan iletişim olanaklarıdır. Bu süreç içinde toplumlar; iletişim olanaklarını artırarak aralarındaki sorunları çözme, barış ve güveni sağlama uğraşını sürdürürken, ortak insanlık değerlerini güçlendirerek yeryüzü toplumunun temelini atmaktadırlar. Ne var ki son günlerde, insanlığın ortak gelişmesinin karşısına dikilebilecek ve artık tarihe mal olmuş çelişkiler, yeniden gündeme getirilmek istenmektedir. Unutulmuş, tozlanmış ve beslendiği kaynaklan yitirmiş olan bu tür çelişkilerin günümüze taşınması; ülkeler arası ilişkileri bozmakta, insan türünün yeni neslini kendisiyle ilgisi olmayan ve kendisinin sorumlu olmadığı ilişkilerin kavgasına sürüklemektedir.
İletişim çağında bu tür ilkel önyargılarının devam edebilmesi de ilginçtir ki iletişim eksikliğine dayanmaktadır. Toplumlar arasındaki iletişim kanalları açılabilirse, geçmişin çöplüğü, günümüz bilgi birikimi ve insani değerleri karşısında eriyip gidecektir. Bunun için, toplumların doğru bilgilenme ve bilgi edinme ihtiyaçlarının karşılanması gerekir. Geçmişin bugüne aktarılmasına en iyi örnek, Ermeni sorunudur. Bu sorunun günümüze taşınmasında çıkarları olanlar mutlaka vardır. Ancak, Kars Antlaşması ile bu sorunu tarihe bırakmayı başarmış Türk
ve Ermeni toplumlar için bu süreç; çetin, karanlık ve bilinmezlerle doludur. Bu nedenle, toplumların ve dünya kamuoyunun yeterli ve doğru bilgilenmesi için çalışmalar yoğunlaştırılmalıdır.
Üniversitemizin Atatürk İlkeleri ve Devrimleri Araştırma Uygulama Merkezi Müdürlüğünün ortaya çıkarttığı bu eser, Ermeni sorununa yönelik bu gereksinime, yani bilgilenmeye katkıda bulunmayı
amaçlamaktadır. Bu önemli çalışmada emeği geçen tüm arkadaşlarıma teşekkür ederim.
24 cm