Uzun süreden beri yazmak istediğim ve elinizdeki kitapla üçüncü baskısını gerçekleştirdiğim bu anılarımda önemli bulduğum kimi eklemeler yaptığım gibi, hatalı basılan bazı tarihleri de düzelttim. Anılarımı yazarken önce elimdeki belgeleri bir düzene soktum. Bunu bir planlama dönemi izledi. Çocukluğumu ve gençliğimi kısaca, ama meslek yaşamımı tarih sırasına göre, olanaklar elverdiğince ayrıntılı olarak ele aldım. Bu arada, şu ya da bu şekilde katıldığım ve yürüttüğüm araştırmaları belirtmeye ve bu hususlarda bana destek sağlayanlarla engel çıkaranları değerlendirmeye özel bir önem verdim. Çünkü sayın Fehmi Yavuz'un aşağıda belirttiği düşüncelerine tümüyle katılıyorum: "Anılarımı yazarken yer yer değerlendirmeler yapmam doğaldır. Suya sabuna dokunmadan yaşayıp gitmek, yazıp çizmek ülkeye hiçbir şey kazandırmaz. İş başındaki ya da emekli öğretim üyeleri, irkilmeden sorunların üzerine gitmezse, gerektiğinde kişileri, örgütleri eleştirmezse, bu türlü davranışları kimden bekleyeceğiz? Yüzyıllar boyu hakkından gelemedikleri, hesap soramadıkları en güçlü kişiler için bile, "Allahından bulsun", "kıyamette o da hesabını verir" der, beddualarla avunurlarmış. Yakın geçmişte bir Bakanın "mahkeme-i kübra 'da hesap vermeye hazırız" demesi, gereken tepkiyi gördü ve yadırgandı. Böyle sözler Atatürk'ten önce geçer akça idi" (*) Kişi anılarını yazarken zorunlu olarak kendisiyle ilgili olaylara değineceğine göre "ben" sözünü sık kullanır. Bu kaçınılmaz durumun bir bencillik olarak değerlendirilmemesi gerekir. Anılarımı tarafsızlık ve içtenlikle belirtmeye çalıştım. Yaşlılığın bellek üzerindeki olumsuz etkilerini azaltabilmek için, sık sık elimdeki belgelere başvurdum. Bu belgelerden önemli olan bazılarını kitabıma ekledim. Anılarımın belirli bir dönemi belirtmekte yararlı ve kimi yönleriyle öğretici olacağını ummaktayım.
21 cm