Amaç: Kardiyak resenkronizasyon tedavisinin kalp yetersizliği hastalarında klinik
iyileşme sağladığı, sol ventrikül sistolik fonksiyonunu düzelttiği ve sol ventrikül tersine
yeniden şekillenme ile hastalığın ilerlemesini önlediği veya yavaşlattığı saptanmıştır. Fakat
kardiyak resenkronizasyon tedavisinin umut verici etkilerine rağmen hastaların yaklaşık
%30’u bu tedaviden klinik olarak fayda görmemektedir. Bunun önemli nedenlerinden biri
sol ventrikül lead implantasyonu için uygun sol ventrikül segmentinin seçilememesidir.
Çalışmamızda sol ventrikül leadinin implante edileceği yan dalın, işlem sırasında on iki
derivasyonlu yüzeyel elektrokardiyografide QRS süresi göz önüne alınarak seçilmesinin
klinik ve ekokardiyografik yararını araştırmayı amaçladık.
Gereç ve yöntem: Çalışmamıza Kasım 2014 ile Eylül 2015 tarihleri arasında Kocaeli
Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, aritmi polikliniğine başvuran ve güncel kılavuzlara
uygun olarak KRT-D uygulanması kararı alınan, 42'si erkek (%52.5), 38'i kadın (%47.5)
toplam 80 kalp yetersizliği hastası dahil edilmiştir. Koroner sinüs yan dal seçimi, KRT-D
implantasyonu işlemi sırasında koroner sinüs yan dallarına sırasıyla sol leadin bırakılması
sonrası çekilen yüzeyel elektrokardiyografideki QRS süresi göz önüne alınarak, en kısa
QRS süresi saptanan yan dalda bırakılmasına göre yapılan hastalar ve standart KRT-D
implantasyonu yapılan hastalar olarak iki guba ayrıldı. Hastaların implantasyon öncesi ve
implantasyon sonrası 6. ayda transtorasik ekokardiyografik ölçümleri alındı,
elektrokardiyografileri çekildi, rutin fizik muayeneleri yapıldı ve fonksiyonel kapasiteleri
değerlendirildi. Kardiyak resenkronizasyon tedavisine yanıt; NYHA fonksiyonel sınıfta ≥1
iyileşme ve sol ventrikül sistol sonu volümünde >%15 azalma olarak kabul edildi.
Bulgular: Çalışmaya alınan iki gruptaki 80 hastanın 62' sinde (%77,5) resenkronizasyon
tedavisine klinik (NYHA fonksiyonel sınıfında ≥1 iyileşme) ve ekokardiyografik yanıt (sol
ventrikül sistol sonu volümünde >%15 azalma) alındı. Birinci grupta 34 (%85) ve ikinci
grupta ise 28 (%70) hastada resenkronizasyon tedavisine cevap alındı. İki grubun işlem
79
sonrası 6. aydaki ortalama QRS süreleri karşılaştırıldığında, işlem sırasında çekilen
yüzeyel elektrokardiyografideki QRS süresi dikkate alınarak sol laed için koroner sinüs
yan dal seçimi yapılan çalışma grubunda, istatistiksel olarak anlamlı derecede QRS
süresinde kısalma gözlendi (p<0,001). Birinci grubun işlem öncesi ortalama QRS süresi
158.85±13.93 msn. iken, işlem sonrası 6. ayda ortalama QRS süresi 139.45±10.25 msn.
olarak saptandı. İki grubun işlem sonrası altıncı ay trantorasik ekokardiyografi bulguları
karşılaştırıldığında çalışma grubunda sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonunda anlamlı olarak
daha fazla düzelme vardı (sırasıyla %33.70±10.6 ve %26.35±7.47, p=0,005 ). İki grubun
işlem sonrası altıncı ayda sol ventrikül sistol sonu volüm ortalaması karşılaştırıldığında
çalışma grubunda anlamlı olarak daha fazla azalma vardı (sırasıyla 132 (67-168) ml ve
142.5 (127-194) ml, p=0,018 ). İki grubun işlem sonrası altıncı aydaki sol atriyal volüm
indeksi karşılaştırıldığında, çalışma grubunda anlamlı olarak daha fazla azalma vardı
(sırasıyla 39.75±12 ml/m² ve 53.5±19.4 ml/m², p=0,001 ). Sol lead implantasyonu için
güncel kılavuzların önerdiği yan dalların, intraoperatif on iki derivasyonlu yüzeyel
elektrokardiyografide QRS süresi göz önüne alınarak seçilmesinin, standart KRT-D
implantasyonuna kıyasla daha iyi klinik ve ekokardiyografik yanıtla ilişkili bulundu.
Sonuç: Çalışmamızda standart sol ventrikül lead implantasyonu ile karşılaştırıldığında,
intraoperatif elektrokardiyografi kılavuzluğunda koroner sinüs yan dal seçimi yapılması
ile, işlem sonrası 6. ayda hastalarda klinik ve ekokardiyografik olarak istatistiksel açıdan
anlamlı iyileşme sağlandı
Background: Cardiac resynchronization therapy provides clinical improvement, improves
left ventricular systolic function and slows or prevent the progression of the disease due to
reverse remodelling in heart failure patients. Despite the promising effects of cardiac
resynchronization therapy, approximately 30% of patients do not benefit from this therapy
clinically. Failure to select optimal left ventricle segment for lead implantation is one of
the most important causes of unresponsiveness. In our study, we aimed to investigate the
clinical and echocardiographic benefits of left ventricular lead implantation guided by
intraoperative 12-lead surface electrocardiography.
Methods: We included 80 [42 male (52.5%)] heart failure patients who successfully
underwent CRT-D device implantation according to current guidelines, from November
2014 to September 2015. Patients were divided into two groups. In group 1, left ventricular
lead placement was implanted within coronary sinus side branches using 12-lead
electrocardiography and left ventricular pacing lead was implanted in areas with the
shortest QRS duration. In group 2, patients underwent standard CRT-D procedure.
Electrocardiography, echocardiography and functional status were evaluated and physical
examination was performed before and 6 months after CRT implantation. Response to
CRT-D was defined as a reduction of left ventricular end-systolic volume of >15 % and an
improvement in NYHA class by ≥1.
Results: 62 (77.5%) patients showed clinical (improvement in NYHA class by ≥1) and
echocardiographic (reduction of LV end-systolic volume of ≥15 %) response to CRT.
After six months of CRT, 34 (85%) and 28 patients (70%) were responders in group 1 and
2, respectively. When mean QRS duration of two groups were compared at 6 months after
the procedure, shortening of the QRS duration was statistically significant in the study
group than in the control group (p<0,001). Mean QRS duration was 158.85±13.93 ms
before the implantation and was 139.45±10.25 ms after the procedure at 6 months in group
1. Comparison of transthoracic echocardiography findings showed that there was a
81
significantly greater improvement in left ventricular ejection fraction in group 1 (33.70%±
10.6 and 26.35% ± 7.47 respectively, p = 0.005). In addition, study group had a
significantly greater reduction in mean left ventricular end-systolic volume at 6 months
compared to control group [132 (67-168) mL and 142.5 (127-194) mL respectively, p =
0.018]. When we analyzed the postprocedural left atrial volume index at 6 months, we
have detected a significantly greater reduction in the study group (39.75±12 ml/m² and
53.5 ± 19.4 mL/m² respectively, p = 0.001). Selection of the coronary sinus side branches
proposed by the current guidelines for left venticular lead implantation according to the
surface 12-lead electrocardiography during the procedure was associated with better
clinical and echocardiographic responses compared to standard CRT-D implantation
procedure.
Conclusion: In our study, when compared with standard LV lead implantation, selection
of coronary sinus side branches using intraoperative electrocardiography guidance,
provided statistically significant improvement in terms of clinical and echocardiographic
variables at 6 months after the procedure.